#15

Yapay Zeka Nasıl Para Kazanacak?

Günümüz teknolojileri içerisinde bulunduğumuz sosyo-ekonomik düzenin ihtiyaçlarına yönelik üretilen fikirlerin hayata geçmesiyle şekilleniyor. Pozitivist bilimsel çerçevenin projekte ettiği ütopik dünya vizyonu sürekli insanlığın ilerlediği ve teknik gelişmelerin insanlığın faydasına olacağını söylese de bu anlayış günümüz gerçekliği ile tam olarak örtüşmüyor. Nitekim sosyo-ekonomik düzen içerisinde belirlenen koşullar dışına çıkıp, safi insanlığın geleceğine hizmet eden bir teknolojik atılımın imkansızlığı da pozitivist çerçevenin tutumuna karşı duruyor.

Yapay zeka teknolojilerini ve dil modellerini de pozitivist naif ilerleme fikri çerçevesinin dışına çıkarak daha gerçekçi tutumla analiz etmek oldukça önemli. Son zamanlarda hızla yaygınlaşan bu araçlar e-postalarımızı hazırlamak, kodlarımızdaki hataları ayıklamak ve toplantılarımızı özetlemek gibi birçok günlük işimizi kolaylaştırıyor. Üstelik tüm bunları ya bedavaya ya da bu sistemleri çalıştırmak için gereken muazzam elektrik ve silikon maliyetini karşılamaktan çok uzak cüzi ücretler karşılığında gerçekleştirebiliyorlar. Bu sayede biz de kendimizi fazlaca güçlenmiş ve bu yeni aracın efendisi olmuş gibi hissediyoruz. Bu durum aslında büyük ölçüde şirketlerin masrafları sübvanse etmesinden, yani gelecekteki bağımlılık durumu için yaptıkları bir ön ödemeden ibaret.

Favori yapay zeka aracımızın neden zamanla niteliğini ve şatafatını yitirmeye mahkum olduğunu anlamak için günümüz internet platformlarını yöneten iktisadi mentaliteye odaklanmamız gerekir. Google’dan Facebook’a ve Amazon’a kadar son yirmi yılın tüm büyük teknoloji başarı hikayelerinin tıpatıp aynı yörüngeyi izlemesinin bir nedeni var. Bu araçlar ilkin yenilikçi ve fonksiyonel olarak hayatımıza girseler de zamanla sahip oldukları yenilikler ve fonksiyonlar rahatsız edici nitelikler kazandılar. Nihayetinde ise zımni ve post-modern tahakküm araçlarına dönüştüler. Bu tahakküm bugün karşımıza ön ödeme olarak çıkan, kullanıcıların bu mecralara alışkın hissetmesine imkan tanıyan bir biçimde tezahür ediyor.

Kaynak: Carol Yeppes/ Getty Images

Akademik çevrelerde “Ertelenmiş Gelir Modeli” diye adlandırılan bu yapı günümüz şirketlerinin sıkça başvurduğu bir yöntem. Ancak gazeteci Cory Doctorow bu sürece çok daha çarpıcı bir isim veriyor. Doctorow bu dönüşümü “Enshittification”, yani platformların kaçınılmaz çürüyüşü olarak nitelendiriyor.

Elbette enshittification dolaysız ve bir anda gerçekleşen bir süreç değil. Başlangıçta bu platformların, iktisatçıların “Kritik Kütle” diye isimlendirdiği seviyeye ulaşmak için belli sayıda kullanıcıyı cezbetmesi gerekiyor. Yatırımcılar bu amaç uğruna sermayelerinin bir kısmını kaliteli hizmet sunmaya harcıyorlar. Burada amaç ödediğiniz fiyat ile elde ettiğiniz değer arasındaki fark olan “Kullanıcı Fazlalığı”nı maksimize etmeye yöneliyor. Şu anda ChatGPT’yi ayda 20 dolara (veya ücretsiz) kullanarak bir yazı hazırlattığınızda, şirkete Ar-Ge ve işlem gücü olarak ödediğinizden çok daha fazlasına mal olan bir hizmet satın almış oluyorsunuz. Aslında risk sermayesi tarafından finanse edilen bir servisin keyfini sürüyorsunuz.

Yeterli sayıda insan bir platformu kullanmaya başladığında “Ağ Etkileri” devreye girer. Örneğin, X’i, Instagram’ı veya Facebook’u terk edemezsiniz çünkü etkileşimde olduğunuz çevreler oradadır. Amazon’u bırakamazsınız çünkü neredeyse tüm satıcılar oradadır. Yapay zeka dünyasında ise bu kilitlenme daha az görünür ama çok daha güçlü olacağa benziyor. “İş Akışı Entegrasyonu” bu teknolojiler üzerinden gerçekleşeceği için yapay zeka teknolojilerine bağımlılık bu platformlardakine nispetle çok daha fazla olacağa benziyor. Misalen, şirketinizin müşteri hizmetlerini bir OpenAI API’si üzerine kurduğunuzda veya tüm kişisel arşivinizi özel bir GPT’ye yüklediğinizde, platform değiştirmenin maliyeti göze alınamaz hale gelecektir. Artık bu sisteme hapsolmuşsunuzdur ve size sunduğu hizmetin dışında iş akışınız gerçekleşemez hale gelmiştir.

Artık ayrılamayacak duruma geldiğinizde platformun size iyi davranmasına ve kaliteli hizmet sunmasına gerek kalmaz. Artık değer kullanıcıdan alınıp önce ticari müşterilere (reklam verenlere) ve nihayetinde hissedarlara aktarılır. Hizmetin kalitesi düşer, reklamlar belirir, fiyatlar artar ve gizlilik azalır. Şirketler için hedef artık büyüme değil kar elde etmektir.

Enshittification modeli sosyal medya araçlarındaki değişimi açıklasa da bunu direkt yapay zeka teknolojilerine uygulamak tamamen doğru bir yaklaşım değil. Facebook yeni bir kullanıcı kazandığında o kullanıcıya hizmet vermenin maliyeti neredeyse sıfırdır. Bir veritabanı girdisi hiçbir önemli masrafa mal olmaz. İşte bu maliyet yapısı, sosyal ağların on yıl boyunca “ücretsiz büyüme” evresinde kalmasına olanak tanımıştı.

Ancak yapay zeka bu noktada sosyal ağlardan farklılaşmaktadır. Yapay zekada bir modele sunduğunuz her yeni istekte, veri merkezindeki GPU çipleri devreye girerek su ve elektrik tüketiyor. Bir dil modelini çalıştırmanın maliyeti sosyal medya platformları ile karşılaştırılamayacak seviyede yüksek.

Bu iktisadi gerçeklik, yapay zeka şirketlerinin bu süreci hızlandırma isteklerini ön plana çıkardı. Gelir elde etme baskısı sadece basit bir para kazanma hırsının sonuncu olarak algılanmamalı. Şirketlerin kendi devamlılığını sağlamasıyla da bu gelir modellerinin ne kadar başarılı hayata geçirebildikleriyle yakından alakalı. Modellerin eğitim süreçlerine dökülen milyarlarca doların geri kazanılması gerekiyor ve kurumsal düzeyde bile olsa sadece aboneliklerden gelecek gelir yatırımcıları tatmin etmeyebilir. Bu noktada reklamların dil modellerine entegrasyonu kaçınılmaz gözüküyor. Ancak bunlar bildiğimiz arama motoru yahut internet sitesi reklamlarından çok daha etkili olacaktır.

Bu gelişmenin ufak bir fragmanını daha bu ay gördük. 2025’in Aralık ayı başlarında, ChatGPT konuşmalarında “uygulama önerilerinin” göründüğüne dair raporlar ortaya çıktı. Seyahat hakkında soru sorduğunuzda Booking.com için bir öneri görebiliyordunuz. Şifreleme hakkında soru sorduğunuzda ise perakende alışverişle ilgili bir yönlendirme çıkabiliyordu.

Eş zamanlı olarak, CEO Sam Altman tarafından 2 Aralıkta yayınlanan dahili bir “Kırmızı Kod” haberini aldık. Haberde çalışanlara, Google’ın Geminisi ile savaşmaya odaklanmak için reklam girişimlerini ertelemeleri talimatı verildiği bildirildi. Ancak bu erteleme kararı reklam entegrasyonu fikrinden toptan bir vazgeçiş olarak algılanmamalı. Bu durum yukarıda bahsettiğimiz, kullanıcıları içeri hapsetme evresinin henüz tamamlanmadığının bir göstergesi. OpenAI, Google’a karşı yürütülen savaşta insanların Gemini’ye geçişini önlemek için hala gerekli kalitede bir hizmet sunmadığının farkında. Ürünü henüz kar elde etme aracı olarak kullanmayı göze almak riskli olacaktır çünkü kullanıcıların hala alternatiflere yönelme seçenekleri var.

Öte yandan reklamların kullanıcılara sirayeti açısından yapay zeka teknolojileri hem sosyal medyadan hem de arama motorlarından önemli bir biçimde ayrışıyor. Google araması niteliksizleştiğinde bu sadece organik sonuca ulaşmak için üç ya da dört sponsorlu bağlantıyı geçmeniz gerektiği anlamına geliyordu. Belki can sıkıcı sayılabilecek bu görünüm, kullanım kalitesinde bir düşüşü ifade etse de yapay zeka devreye girince olay başka bir noktaya taşınıyor.

Dil modellerini birçok insan farklı konularda otorite olarak görme eğiliminde. Gelir modeline entegre edilmiş bir büyük dil modelini hayal edin. Bu dil modeli algoritmasındaki kullanıcıyı reklam verem markaya ikna etmek için stratejiler geliştirecek ve muhtemelen manipülatif bir yaklaşım benimseyecektir. Örneklendirmek gerekirse, çikolatalı kurabiye tarifi isterseniz model size sadece bir çikolata markası göstermek yerine “uygun erime noktasını sağlamak” gerekçesiyle belirli bir marka damla çikolata kullanılmasını şart koşan bir tarif üretecektir. Ya da Tokyo için seyahat tavsiyesi istersiniz ve model size sade bir otel reklamı göstermeyecek. Bunun yerine seyahat planınızı, modelin ağırlıklarında “optimize edilmiş yerleşim” için ödeme yapan belirli bölgeler ve mekanlar etrafında kurgulayacak. Yani yapay zeka şirketleri öncelikle reklam verenlerin lehine olacak şekilde modelleri optimize edip kullanıcıları ise bu minvalde ürüne dönüştürülmüş olacaklar.

Diyalog tabanlı bir arayüzde gelişecek doğal reklamcılığın tehlikesi tam olarak burada. Gerçek bilgi ile paralı öneri arasındaki ayrım tamamen ortadan kalkabilir. Bir arama motorunda sponsorlu etiketini görebilirsiniz ancak dil modeli tarafından üretilen bir metin paragrafında sponsorluk sentaksın kendisine işlenmiştir.

Yazının girişinde bahsettiğimiz gibi kullanıcılar olarak şu an büyük teknoloji şirketlerinin yapay zeka alanındaki rekabetinden faydalanıyoruz. Bu pazardan pay kapma savaşı bitene kadar da bu avantajlı durum devam edeceğe benziyor. Ancak gelecekte oluşabilecek muhtemel tehlikelerin mahiyeti konusunda uyanık kalmalıyız. Bizler bu araçların efendisi değiliz, aksine dikkatimizi metalaştırmak için tasarlanmış bir döngünün içerisindeyiz. İşlevselliği öncelemek aşaması geçici bir anomalidir.

Teorik olarak varacağımız nokta aslında açık. İşlevsellik eninde sonunda arka plana itilecek, bu yeni araçlarla kurduğumuz bağ ve ortaya çıkan bağımlılık sonucunda hesap önümüze gelecektir. O gün geldiğinde 2024 ve 2025’e dönüp bakacak ve bu yılları yapay zekanın altın çağı, yani makinelerin hissedarlar için çalışmaya başlamadan önce bizim için çalıştığı o kısa zaman aralığı olarak hatırlayacağız.
Toplum ve Teknoloji
18 Aralık 2025
Kullandığınız dil modelinin ücretini henüz ödemediniz!